KÜNYE HAKKIMIZDA REKLAM
Biyolojinin Işığında Yaratıcıyı Tanımak | SABRİYE BİRGİ
SABRİYE BİRGİ

gamze.sabriye@gmail.com

Biyolojinin Işığında Yaratıcıyı Tanımak

Bugün bilim dediğimiz şey, insanoğlu için her bir varlığın yapısını ve mahiyetini ortaya koymaya çalışır. Aslında bilim, aynı zamanda kâinattaki varlıkları incelerken bir yandan da bizlere kainatın yaratıcısını tanıma fırsatı sağlar. Böylelikle bilimlerin ele aldığı konular kendi lisanlarıyla yaratıcılarının varlığını ve birliğini gösterirler. Bununla alakalı olarak İslamı ve bilimi ortak gaye haline getirmiş  Nobelle mükâfatlandırılmış  Pakistanlı Fizikçi Prof. Dr. Abdüsselam ilimleri; “Allah’ın kâinattaki eserlerini inceleme san’atı” olarak tarif eder.  Kâinattaki varlıklardan elde edilen bilimlerin-ilimlerin  iki türlü takdim şekli vardır. Birincisi, bilim insanları tarafından takdimi, diğeri de bizzat her bilimin kendi lisanından takdimidir. Günümüzün materyalist dünyasında genellikle öznesiz bir eğitim hâkimdir. İşte bu bilimlerin temel mantığı sanatta sanatkârı, eserde ustayı, kendi dilinden muhatabına vermektedir. Hâlbuki şuurlu her bir birey evvela kendi nefsine şu soruyu sormalıdır: akılsız ve şuursuz olan bu maddeler ve hücreler kendi başlarına bu kadar gayeli işler ve harika organizasyonlar yapabilirler mi gerçekten?  Sanırım bunun cevabını verebilmek için, öznesiz bir işin mantığı yerine işi direkt muhatabına verebilmek adına bir tefekkür yolculuğuna çıkmamız gerekecek.  

    Bugünkü, tefekkür yolculuğumuza büyük organik bileşiklerden olan proteinler ile başlayacağız. Şimdi resmimize canlıların en küçük yapı taşı olan hücrelerden giriş yaparak çerçeveyi büyütmeye çalışalım. Evet, temel fen derslerinden de bilindiği üzere hücreler genellikle üç kısımdan oluşuyor. Hücre zarı, sitoplazma ve hücre duvarı.  Çerçevemizi oluşturan, mevzuda adını sıkça duyacağımız başrol kahramanımız DNA olacak. DNA’mız ‘tüm organizmalar ve bazı virüslerin canlılık işlevleri ve biyolojik gelişmeleri için gerekli olan genetik talimatları taşıyan bir nükleik asittir. DNA'nın başlıca rolü ise bilgiyi uzun süre saklamasıdır.’ Kendisi tam olarak hücre çekirdeğimizde yer alıyor. Akılsız bir madde olmasına rağmen kendisini eşlemeye başlayarak(dna replikasyonu) protein sentezi için ilk adımı atmış olur. Sonra mRNA oluşumu için  transkripsiyon sürecine girilir. Üçüncü aşamada ise sitoplazmaya çıkarak ribozom alt birimleri ile birleşir, aminoasitleri oluşturur. 18 aminoasit oluşuyorsa sonunda 17 su açığa çıkar ve 17 peptit bağ oluşmuş olur. Aslında protein sentezi konusu ders olarak anlatıldığında, iki amino asidin bağlanması sırasında meydana gelen hadiselerin anlatımı bir hayli zaman alır. Ama burada maksadımız olayları özet olarak verip yalnızca bu işlerin gelişigüzel olmadığını idrak etmeye/ettirmeye çalışmak olacaktır. Çünkü hepimiz biliyoruz ki, bu iş için yaklaşık yüzlerce çeşit makromolekül koordineli olarak görev alıyor. Bu makromoleküllerin içinde, RNA ve çok sayıda proteinin meydana getirdiği bir kompleksten ibaret ribozomların yanı sıra, tRNA’ları aktifleştirici enzimleri, protein yapısındaki çözünmüş protein sentezi faktörlerini ve mRNA’yı sayabiliriz. Burada protein sentezi sırasında herhangi bir tesadüfün yeri olmadığını gösteren bir hakikati de beyan edelim: Hücre içinde amino asitler serbest halde fazla bulunmazlar. Protein sentezinde kullanılacaklarından, tamamına yakını [amino açil-tRNA + GTP + EF-Tu) (uzama faktörü)] üçlü kompleks halindedir. Ribozomun A bölgesindeki mRNA kodonuna, amino asitleri getiren 20 çeşit üçlü kompleks tRNA’nın antikodonlarıyla bağlanmak için difüzyonla bu bölgeye gelerek eşleşme denemesi yaparlar. Bir saniyede zincire 18 amino asit eklendiği ve 20 çeşit üçlü kompleksin denendiği göz önüne alındığında, saniyede 18x20 deneme yapıldığı anlaşılır. Eğer, uygun  antikodonu taşıyorlarsa eşleşme yapılabilir. Dolayısıyla, üçlü kompleksin antikodonu deneyecek kadar bir sürenin geçmesi gerektiğini söyleyebiliriz. Allah’ın sıfatlarından biri olan Alim isminin tecellisi ile burada ve buradan önce gerçekleşmiş her bir aşamada hücrelerin ihtiyaç duyduğu hızda doğru süreler doğru bir şekilde ayarlanmıştır. Şuan bu yazıyı yazarken veyahut siz bunu okurken, uyurken, yemek yerken her anda bu süreçler dakikada birçok kez tekrarlanır. İrademiz elinde olsaydı bütün bu işlemler, ya sıkılır bırakırdık ya da unuturduk. İşte, bütün bu hadiseler iradesi dışında gerçekleştiği ve hiçbir olayına müdahale edemediği için de kendi kendinin maliki asla olamaz. İnsanoğlu bu nedenle kendi canını bir emanetçi olarak taşır.
    Evet, sözlerimizi noktalamadan evvel yukarıda anlattığımız aşamaların karışıklığına mahal vermemek adına–basit bir ifade ile- bir proteinin sentez basamaklarını 1-DNA replikasyonu(yarı korunumlu DNA) 2-Transkripsiyon 3-Translasyon olarak üçe ayırdığımızı, daha sonra sentezlenen proteinimizin yapısal bir işlev kazanarak farklı işlerde kullanılmak üzere katlanıp sitoplazmaya doğru yoluna devam ettiğini hatırlayabiliriz. Peki amino asitlerin, tespih taneleri gibi yan yana dizilmesiyle polipeptid zincirleri teşkil edilirken; böyle bir deneme ve arayış bazı materyalistlerin ortaya atmış olduğu ihtimal teorilerine göre acaba ne kadar zaman alacaktır ve ne kadar tesadüfidir?Artık biliyoruz ki, ihtimal hesaplarına göre protein katlanmalarının tesadüfen olacağını ancak tarafsız düşünen akıllı ve şuurlu insanlar reddeder. 

Velhasıl kelam bahsini geçirdiğimiz ve onların dışındaki bütün madde ve hücrelerdeki biyomoleküllerin mükemmel organizasyonu ile her hücrenin maksimum ekonomi prensiplerine göre çalışmakta olduğunu, fazla veya eksik hiçbir madde üretilmediğini artık daha iyi idrak ediyor olmalıyız. Allah’ın birer rahmet eseri olarak yarattığı her hücre, bununla birlikte temsilini verdiğimiz bütün bu hadiseler, mükemmel olarak ve vahdet içinde cereyan eder. Allah’ım! Kâinatta tesadüf bulunmadığını, her şeyin sonsuz ilim, irade ve kudret sahibinin, gördüğümüz ve göremediğimiz, ardındaki hikmeti kavradığımız/kavrayamadığımız tüm hadiselerin ustasının Sen olduğunu ispat etmeye ve kâinatta tesadüfe tesadüf edilmeyeceğini göstermeye çalıştık. "Yâ Rab, kusurumuzu affet. Bizi Kendine kul kabul et. Emânetini kabzetmek zamanına kadar bizi emânette emîn kıl. Amin!" 


        YORUMUNUZU PAYLAŞIN



 KİME OY VERECEKSİNİZ?

KİME OY VERECEKSİNİZ?