Ülkemizde ilk Covid-19 vakasının tespit edilmesinden bu güne neredeyse bir yıl geçti. Geçen bu zaman dilimi hepimizin anı defterine çok önemli notlar düşmüştür. Ortalama yüzyılda bir yaşanan bir Pandemi sürecini yaşarken hayatımıza yeni kavramlar ve uygulamalar girdi. Var olduğunu bildiğimiz ancak üç boyutlu olarak göremediğimiz Covid-19 virüsü ardımıza düşmüş ve hepimizi kovalamakta , bizlerde elimizdeki bazı şifreleri( tedbirleri) kullanarak yakalanmamak için uğraşmaktayız. Bu durumu bilgisayarlarımızda yer alan ve oynamaktan zevk aldığımız “ Mayın Tarlası” isimli oyuna benzetiyorum. Oyun ip uçlarını takip ederek mayına basmama esasına dayanıyordu. İnşallah basmadan bu zorlu süreci atlatacağız.
Pandeminin etki alanlarına baktığımız zaman şunu anlıyoruz ki insan hayatının gelişimine etki eden ne varsa hepsi etkilendi, İş hayatımız, sosyal hayatımız…. Eğitim hayatımızda ciddi paradigma değişiklikleri yaşadık ve yaşamaya devam ediyoruz .Uzmanların söylediği şekilde tüm insanlık bu virüs ile yaşmayı öğrenecek. Maske , mesafe, hijyen gibi kavramlara bakış açımız değişecek. Artık sokakta maske ile dolaşan birini gördüğümüz de ona acıma duygumuz olmayacak, teşekkür borcumuzun olduğunu düşüneceğiz.
Yaşadığımız bu dönemde en çok zorluğu çeken sektör hagisidir sorusunun cevabını ararken elbette “ Sağlık Sektörü” olduğu konusunda mutabık kalırız. Çünkü onlar bizim için evlerinden, ailelerinden ayrı kaldılar. Mesai gözetmeden mücadele verdiler. Hayatlarını kaybeden bir çok sağlık çalışanımız oldu. Allah hepsine rahmet eylesin. Hiçbir zaman unutulmayacaklar. Hepsine minnettarız.
İnsan hayatına dokunan en önemli sektör kuşkusuz eğitimdir ve pandemidende ciddi manada etkilemiş durumdadır. Eğitim insanda davranış değişikliğini sağlamak gibi çok önemli bir misyona sahiptir. Bu misyonda genellikle okullarda yerine getirilir. Henüz küçük yaşlarda bulunan minik yavrularımız hayatı okulda tanırlar. Bu dönemde olumsuz davranışlar söndürülürken olumlu davranışlar bir ağacın dalları gibi yavrularımıza şekil verir. Biz öğretmenler öğrencilerimizden uzak, öğrencilerimiz okuldan ,, arkadaşlarından ve öğretmenlerimizden uzak kalsakda eğitim süreçlerini kesintiye uğratmamamız gerekiyordu ve bu fedakarlıklar tüm paydaşlar tarafından yerine getirildi, getirilmektedir. Yüz yüze eğitim yapamadığımız dönemlerde okulu ve sınıfı evlerimize taşıdık. Sınıfın bir yarısı öğretmenimizin diğer yarısı ise öğrencimizin evinde oluşturuldu. Böylelikle uzaklar yakına getirilmiş oldu. Uzaktan eğitimin yüz yüze eğitimden ne kadar zor olduğunu en iyi velilerimiz , öğretmenlerimiz ve öğrencilerimiz biliyor. Sağlık çalışanlarımıza ne kadar minnet duyuyorsak eğitim çalışanlarımızı da aynı minneti duymak hepimizin görevi olmalıdır. 30 yıllık bir eğitimci olarak hepsine gönülden teşekkür ediyorum.
Tüm dünyayı etkisi altına alan bu virüs belasından elbette çıkarabileceğimiz çok önemli dersler bulunmaktadır. Kanımca şu soruların cevabını ararsak dersimizi alırız. ;”Gözümüzle göremediğimiz toplam ağırlığı 1-2 gramı geçmeyen bir varlık tüm insanlığı yönetebiliyorsa bizler hayata ve maneviyata bundan sonra nasıl bakmalıyız? Hayatımızda hissiyatımızda, düşünce ve uygulamalarımızda ne gibi değişiklikler olmadır.” Haydi hep birlikte düşünelim.
Kalın sağlıcakla….