30 Mart 2014 tarihinde Trabzon Belediyesi'nin Büyükşehir statüsü kazanması, bazı avantajları olduğu gibi, birtakım sorunları da beraberinde getirmiştir..
Kırsal kesimlerde, belediyelerin kapanıp beldelerin mahalleye dönüştürülmesi, şehirlere doğru mecburi bir göç akımının başlamasına sebep olmuştur.Belediyelerin dışında postane, kooperatif vs. gibi kurum ve kuruluşlarında kapatalıması ve bu kurumlarda istihdam edilen işçi ve memurların, belediye personeliyle birlikte şehirlerde belirtilen yeni görevlerine başlamak için taşınmaları elzem olmuştur.Dolayısıyla bütün bu personelin, ailelerini de hesaba kattığımızda, köylerde önemli bir nüfus kaybı ortaya çıkmıştır.
Eski adlarıyla belde, yeni adlarıyla mahalle olan bu bölgelerden, makine parklarının merkeze çekilmesi, hizmet anlamında da önemli bir gecikme ve azalmaya neden olduğu aşikardır. Hizmet alma konusunda kendisini ikinci plana atılmış olarak gören, kırsal kesimlerde yaşayan vatandaşlar da, daha kolay hizmet alabilmek için, şehire doğru özenti duyarak, merkeze yerleşme ihtiyacı duymuşlardır.
Bu süreç; zamanla öğrenci sayısının azalması, köy okullarının birçoğunun kapanması ve bir süre sonra kullanılamaz hale gelmesi, gibi faktörlerle desteklenerek olumsuz yönde seyretmektedir. Eski neşeli ve cıvıltılı günlerinden çok uzak olan köylerin şu an içinde bulunduğu durum, can sıkıcıdır.
Nüfusun önemli oranınn çekilmesiyle birlikte, kırsal mahallelerde, tarlada, bağda, bahçede uğraşın azalması, üretimin sekteye uğraması ve yeni nesilin hazıra alışkın bir şekilde yetiştirilmesi, diğer vahim konulardan birisidir. İnsan kalabalığından uzak kalan köylerde, açık alanlar giderek kapanmakta, ormanlaşma durumu yaygınlaşarak devam etmektedir.Bu nedenle, yerleşim birimleriyle orman arasındaki mesafe kısaldıkça, vahşi hayvanlarla karlılaşma ihtimalimizi artırmış olup, tehlike arz edecek hâle gelmiştir.
Zaman zaman, insan eliyle; bilerek ve isteyerek yaptığımız hataların bedelini ödediğimiz de doğrudur. Örneğin; eski insanların, araştırarak, ölçerek, biçerek, sağlam zeminleri baz alarak, uzun güzergahlardan yaptığı yolları beğenmez olduk.Tembelleşen insanoğlu ziyniyetiyle; gerek evimize gerekse tapulu arazilerimize, hiç zorluk çekmeden, daha az zamanda ulaşmak için, yeni yol arayışlarına yöneldik.Bunun sonucunda, doğanın can damarlarını keserek, hedefimize yanlış yollardan ulaşmış olduk.Küresel ısınmanın etkisiyle iklim değişikliklerninin yaşanması da buna eklenince, heyelanlar birçok kez canımızı yaktı ve yakmaya devam edecek gibi görünüyor..
"Köylü milletin efendisidir" ama; ortada köy kalmayınca, bu efendiler nerede yaşayacak diyorum ve bu konuyla ilgili kendi yazdığım bir şiiri ekleyerek takdiri sizlere bırakıyorum...
TÜKETTİK HERŞEYİ
Gövdemizin dallarını budadık
Temelden fırladık "yayımız" kaldı
Kendimizi şehirlere adadık
Köylerde amcamız "dayımız" kaldı..!
Komşuyu suçlayıp iftira attık
Uyanık davrandık çamura yattık
Sonunda bahçeyi, merayı sattık
Geriye bir mezar "payımız"kaldı
Saygının yerine fitne ekildi
Tarlalar söküldü fındık dikildi
Çoğumuz işlerden geri çekildi
Ağladık vayımız"vıyımız" kaldı..!
Kırsalda zamanla hayat durunca
Ahırlar boşaldı çürüdü yonca
Şehire yerleştik boylu boyunca
Dağlarda kurdumuz "ayımız"kaldı..!
Neşeli ötmüyor kargalar, kuşlar
Ellerde telefon yıprandı tuşlar
Kendimiz olmaktan çıktık gardaşlar
Sadece namımız"soyumuz" kaldı..!
ALİ KILIÇ