1996 yılında üç hemşehrimizin ölümüyle sonuçlanan, Trabzon Yomra Özdil grup yolu üzerindeki taş ocağı faciası zihnimizde tazeliğini korurken, aradan tam 26 yıl geçmesine rağmen, aynı riskin devam etmesi ve bu durumun dikkate alınmayıp göz ardı edilmesi, bölge halkını canından bezdirmiştir.
Bizler, cahil insanlar değiliz.Taşocağı vb. işletmelere karşı herhangi bir önyargımız ya da memlekete hizmet adına yapılan ve yapılacak olan hiçbir çalışmaya itirazımız yoktur.Ancak; söz konusu işletmenin, onlarca köye ulaşımı sağlayan ve binlerce insanın aktif şekilde kullandığı yol üzerinde olması, insan hayatı için tehlike arz etmesi ve hiçbir önlem alınmaması,
bizleri endişeye sürüklemektedir...
Taşocağında zaman zaman patlatma işlemi yapıldığından dolayı, sarsıntının şiddetine bağlı olarak belirli bir kilometre içindeki alanı da etkilemesi mümkündür.Bu alan içinde bulunan ormanlık bölgelerde sabit taşların yerinden oynaması, araç geçişleri sırasında yola doğru yönelmek suretiyle, insanların yaralanma ve ölümlerine sebep olabileceği, geçmişteki örnekleriyle mevcuttur. Durum bu kadar ciddiyetini korurken, yetkililerin herhangi bir çözüm ve öneri sunmayı bırakın; gözlerinin görmemesi, kulaklarının duymaması, bu bölgede yaşayan insanları çaresizliğe terk etmesi nasıl açıklanabilir??
Geçtiğimiz aylarda, bu bölgedeki olumsuz durumdan etkilenen insanların haklı olarak yaptığı eylem öncesi gelişen bazı durumlar dikkatimden kaçmadı.Eylem haberini alan işletme yetkilileri iş hızını bir süre azaltmış, yol kenarlarında göstermelik taş temizliği yapmış ve ufak tefek taşların yola düşmesini engellemek amacıyla yolun üst kısmındaki alanlara file çekmişti.Ancak; eylem sonrası herşeyin eski haline dönmesi, göstermelik serilen filenin de ortadan kaybolması, insanların aklıyla alay etmekten başka nasıl izah edilebilir?
Vatandaşın sabrını taşıran başka bir konu ise; "Nasıl olsa taş kamyonları yolu bozacak, yapılmasına gerek yok" mantığıyla hareket edilerek 30-40 yıldır kaderine terk edilen mevcut yolun içler acısı durumudur.İnsanlar yıllarca araçların içinde zıplayarak yolculuk yapmaktan dolayı, bel fıtığı ve eklem ağrıları gibi bedensel bozuklukların yanı sıra, psikolojik olarak da olumsuz etkilenmişlerdir.Yolun kötü olması sebebiyle araçlarda meydana gelen arıza ve maddi hasar bilançosunun, bölge insanının ekonomik bütçesine verdiği zarardan bahsetmiyorum bile...
Gelinen noktada mevcut taşocağı ve ortasından geçen yolun bir arada faaliyet gösterme şansı kalmamıştır.Taş yığınları arasında ezilerek hayatlarını kaybeden insanlarımızın ardından dökülen gözyaşlarını ve sönen ocakları dikkate aldığımda, yazımın başlığında belirttiğim gibi "Ocağı söndürün ocakları söndürmeyin" uyarısında bulunarak, kendi üzerime düşen sorumluluğu yerine getiriyor ve bu ağır yükü üzerimden atıyorum. Bu yaş artık dinmelidir..!
İnsan ağaç fidanına benzemez, giden canın ardından bir can daha yeşermez diyorum ve tepkimi dile getirdiğim bir şiirimle takdiri sizlere bırakıyorum..!
BİTMEDİ GARDAŞ
Kanayan yaradır , yolumuz bizim
Başladık, başladık "bitmedi"gardaş
Bağlandı elimiz , kolumuz bizim
Yapmaya gücümüz "yetmedi"gardaş..!
Proje, ihale , program , plan
Yazıldı çizildi falan da filan
Bir türlü hayata geçmedi ulan
Canımız beş para "etmedi"gardaş..!
Dağları eritip , dereye kattık
Oynayan taşları yola bıraktık
Vallahi usandık vallahi bıktık
Mesajlar yerine"gitmedi"gardaş..!
Köydeki tarlayı , bahçeyi ekip
Euzu-Besmele , selavat çekip
Dönüşte kaçarken, taşlardan sekip
Korkudan abdest de "tutmadı"gardaş..!
Sabırlar sınandı , aşıldı dozu
Binlerce insanın burdadır gözü
Ali de söyledi , gereken sözü
Susup da içine "atmadı" gardaş..!