Tarım ve hayvancılığın önemi Ukrayna Rusya savaşıyla bir kez daha yeniden görüşmüş oldu. Savaşlar ve bulaşıcı hastalıklar sonrası kendi kendine yettiğini adda ettiği ülkeler bile bu gün enerji kırız inin yanında, tahıl ve gıda kriziyle boğuşuyor. Konunun uzmanları ekonomi programında daha tarımım ve hayvancılığa daha çok önem verilmesi ve bu alanda daha dikkatli olunması gerektiği konusunda görüş belirtiyor.
Gelişen bir ekonominin en önemli bileşenlerinden biri tarım sektörüdür. Bir ülkenin GSMH'sı içinde tarım sektörünün payına bakarak ülkenin gelişmişlik düzeyi hakkında fikir yürütmek mümkündür. Stratejik önemi nedeniyle tarım, her ülkede kendi ekonomik yapısına özgü bir tarım politikası ile desteklenen bir sektör... Tarım sektöründe uygulanmakta olan politikalarda temel amaç, örgütlü, rekabet gücü yüksek, sürdürülebilir bir tarım sektörünün oluşturulmasıdır.
Mevcut şartlarda tarımdaki daralmanın sürmesi, gıda enflasyonunda yükseliş, cari açık tarafındaki artış ve istihdam tarafındaki kayıp bizi bekleyen riskler arasında yer alıyor.
Hayvancılık, toplum sağlığı ve beslenmesi açısından çok önemlidir ve asla serbest piyasa şartlarında sürdürülebilir kılınmalıdır.
Tarım ve Hayvancılığın gelişmesi ve vatandaşın sağlıklı beslenebilmesinin başın da üretici birlikleri ve tarımsal nitelikli kooperatiflerin teknik ve arka planın yeniden yapılarak güncellenmeli.
- Devlet, üretim çiftlikleri kurarak buralarda veteriner hekim gözetiminde bilimsel metotlarla yavru yörelere uygun ırklar, cinsler üretmeli.
- Küçük aile işletmelerine yem, aşı ve ilaç desteği verilmeli, güvenli ve yeterli otlaklar sağlanmalı, hayvanlar ücretsiz sigortalanmalıdır.
- Gözetim altında yeterli kiloya ulaşan hayvanlar devlete ait kombinalarda hijyenik olarak kesilip aracısız olarak halka sağlıklı ve ekonomik et satılmalıdır.
- Küçük işletmeleri korumak ve sürdürülebilir kılmak için, hem hayvancılığı geliştirmek hem de kırsalda istihdam sağlamak gerekmektedir.
- Yerli üretim, devlet tarafından belli sübvansiyonlarla ithale karşı desteklenmelidir.
Yerli ve milli Tarım ve Hayvancılık politikası oluşturulmalıdır. Daha yapısal ve uzun vadeli programla da Türk tarımı ve hayvancılığı desteklenmelidir. Bazı dünya ülkelerinde olduğu gibi bölgesel olarak araştırma ve geliştirme amaçlı, üretime dönük Ziraat Üniversiteleri kurularak her bölgenin önceliği ve ekonomik girdisine katkı sağlanmalı.
Artık günümüzde üretim olmadan, bağımsız olmak ve güçlü durmanın imkânsız olduğu herkes tarafından kabullenilmiş durumda. Üretimde organizasyonsuz, plansız ve desteksiz olmayacağına göre bu üç konuda ciddi bir araştırma ve altyapı oluşturulmalı. Üretici birlikleri ve Kooperatiflerin kanun altyapısı ve uygulamadaki eksikleri giderilerek, keyfi uygulamaları ve istismarın önüne geçilmeli ki kötü örnekler yaşanmasın. Devletin verdiği destekler üç beş doymazın cebine değil, üreten, risk alan alın teri akıtanların faydalanacağı bir üretim sistemi kurulsun.
Ülkemiz üretim gelir kaynaklarının başında gelen tarım ürünleri ile ilgili son yıllarda üretim rekoltesi ve pazarı artmasına rağmen, artan ürün maliyet ve pazarlama giderleri çiftçilerimizi üretimde sıkıntıya düşürmektedir.
Türkiye’de uygulanan DGD sistemi, girdi ve çıktıya dayalı destekler başta olmak üzere tüm tarımsal destekleme biçimlerinin elemine edilmesi ve bunun yerine, üretimden bağımsız doğrudan ödeme sistemin konulmasıyla gerçekleşmiştir. Bu amaçla, ilk iş olarak Türkiye’de uygulanmakta olan destekleme sisteminin eleştirisi ile işe başlanmıştır.
Bazı ülkelerde DGD üretim ve verim ile bağlantılıyken, Türkiye’de yalnızca arazi mülkiyetine yönelik DGD ödemesi yapılmakta, en azından uygulama bu yönde gelişmektedir. Yine bazı ülkelerde geri kalmış bölgelere fazla ödeme yapılırken,
Son olarak, Tarım ve hayvancılık alanın da ciddi değişiklik, çiftçiye yeniden ciddi destek, ürün bazlı ve devlet alım garantili desteklerin verilmesiyle tarımsal üretimde yeni rekorları yakalayabileceğimize inanıyoruz. Türkiye’de bölgesel farklılıklar gözetilmemektedir. Mevcut DGD sistemi, işleyiş itibariyle toprağı işleyeni değil mülk sahibini desteklemektedir.
Çiftçiler krediler konusunda zor durumda; Çiftçilerimizin 2004-2012 yılları arasında yeni ekonomik paketler ile birlikte tarımsal kalkınmanın önü açılmış, çiftçilerimiz devletten aldığı ciddi destekler ile ülke ekonomisine büyük katkılar vermişlerdir. Bu arada DGD sisteminden de vazgeçilmemiş aynı şekilde uygulanmıştır.
Pandeminin etkisiyle arz azalmaya başlamış olsa bile ülkemizin diğer ülkelere göre tarımda daha gelişmiş bir durumda olması hasebiyle üretim devam etmiş bu yıl itibariyle meyve ve sebzede ihracatında rekorlar kırılmıştır. Fakat başta buğday olma üzere bazı ürünlerde ithalat yapılmıştır. Bu konuda yeni ekonomik reformlar ile çiftçimize ciddi desteklerin verilmesi gerekmektedir.